15 Mart 2015 Pazar

Yamalı Bedenler


Herkes tertemiz ve kusursuz ruhların yanında birde tertemiz bedenlerle gelir bu dünyaya.. Bu bize yaratıcının verdiği en büyük nimettir aslında.. Zaman ilerler, zihinler dolup taşar, ruh kirlenir ve bedenler, bedenlerimiz birer yamalı çarşafa döner..

Ruhumuza dokunan her kötü nokta sadece ruhumuzu köreltmez aslında.. Ruhumuza dokunan o her kötü noktada bedenlerimize de birer yama eklenir biz farketmesekte..Üzerimezde hep bu yamaları taşırız.. Gün gelir bu yamaları farkederiz.. O gün bizim miladımız olur..
                                       
                               NEDEN Mİ..?

Güzel soru neden ki acaba..? Çünkü o günden sonra artık yamalarımızı kapatmaya çalışırız da ondan.. Eskisinden daha çok gülümseriz mesela.. Ya da söylemek istediğimiz trilyonlarca sözcük varken sırf kendimizden parça bulduğumuz için söyleyemeyiz.. Bıraksalar galaksiler ötesine haykıracağımız ne varsa içimizde sadece sessiz birer çığlığa dönüşür.. Artık daha çok gösteriş isteriz mesela.. Ve tüm bunların tek bi nedeni vardır: Yamalı Bedenleri saklamak..

Peki bunlarla saklanır mı ki bu yamalar.. Her şey çok güzel olur mu..? ,Bizim görmezden geldiğimiz yamalarımız bizim hayatımızın birer parçası değil midir yani..? 

Aynaların varlığı bunadır aslında.. Her aynanın karşısına geçtiğimizde yamalarımızı görüp bir daha döneriz özümüze bir daha ineriz gerçek benliğimize.. İnsanların gördüğü değil de gerçekte var olan bize.. Ha buna ulaşmakta kolay değildir.. Herkes yapamaz bunu da.. Çünkü kendi benliğine inmeyeli o kadar uzun zaman olmuştur ki.. Orada onu bekleyen bi yamalı bedenin ve yamalı ruhun varlığını unutur oraya ulaşmak için gerekli olan yol işaretlerini unutur.. Sadece dışarıya görünmek istediği kişi olur.. 

Başkaları için kendi ruhunu unutur..

İşte yamalı bedenlerin ilk yaması da budur..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder