29 Ocak 2017 Pazar

Seyahat..

Seyahatler çekiyor canım.. Ruhumun huzur bulduklarına doğru.. Her şeyi geride bırakıp hesapsızca mutlu olduğum günlere doğru.. Hani derler ya "Hayatının en güzel çağları bunlar. Gönlünce yaşa, Bir daha geri gelmez" diye.. Hayatımızın her çağı güzel değil mi yani.. Ya da güzel yanlarıyla kötü yanları içiçe.. 

Çıksam şimdi bir seyahate.. Az eşya, az beklenti ve çokça umutla. arkama dönüp bakma ihtiyacı duymasam attığım her adımda.. bu kadar bile özgür değilmiyiz geçici yaşadığımız şu dünyada.. Ne yani hep hayata mı uymak zorundayız? Biraz da o bize uysa, İçimizi okusa da en çok ne yapmak istiyorsak onu sunsa.. Onun seçeneklerinden değilde kendi seçeneklerimizden seçsek hiç olmasa..

Ha, evet aslında hepimiz kendi tercihlerimizi yaşıyoruz şu anda, tek bi farkla istediklerimiz değilde mecbur olduklarımız fazlalığıyla.. İstediğimiz insanlarla yanyana olsak mesela.. Ama hayat bu ayırıyor bi noktada.. Hmm mesafeler çok da engel değil dostluğa, arkadaşlığa, aşka ve daha bi çok olaya... Lakin yanyana olmak varken saatlerce oturup konuşmak hatta bazen susarak konuşmak, ya da saçmalamak her konuda neden kilometrelerce öteden bakalım ki yaşadıklarımıza..

Hayat işte yapmak istediklerimizle yapmak zorunda olduklarımız arasında sıkıştırıyorda sıkıştırıyor bizi.. Sanki bilmediğimiz bi sokağa girmişiz de ilerledikçe daralan ve bizi ara sokaklara girmeye mecbur eden dümdüz ilerlememize izin vermeyen cinsten, mecburen istemeden bi sokağa girmişiz gibi.. Evet sokak fazlaca geniş sıkmıyor belki fiziki olarak ama istediğin sokak değil bedenini değil ruhunu sıkıyor her adımın..

Bende sokağımda ilerlerken bedenim dayanamadı artık sıkışmanın verdiği acıya daldım düşünmeden ilk ara sokağa.. Şimdi mi? Şimdi rahat bedenim istediği rahata kavuştu ama ruhum hala sıkılmakta, sıkıştırılmakta.. Ne zamana kadar peki.. Eski sokağa çıkan ilk dönüşü bulduğumda sanırım.