18 Mart 2015 Çarşamba

Mutluyum :)


Evet tuhafım bu aralar.. Her zamankinden farklıyım.. Daha bi mutluyum mesela ya da daha bi vurdum duymaz.. Memnunumda bu halimden.. Etrafımdaki herkes bu mutluluğuma bi neden bulma derdinde farklı nedenler ve farklı mutluluklar cennetinde.. Hep aynı cümleler dillerinde "Mutlaka bi nedeni vardır hadi söyle"..

Evet var bi nedeni doğru. Evet evet doğru sadece tahminler yanlış.. Ben zaten mutluydum önceden de.. Ki bi o kadarda neşeli ve vurdum duymaz.. Ne zaman ki çevremdekiler değerlerimi aldı işte o zaman kilitledim mutluluğumu en derine.. Sakladım  öyle bi sakladım ki kavuştum yeni bi kimliğe.. Artık farklıydım.. Daha bi mantıklı daha bi otoriter ya da daha bi somurtkan ve memnuniyetsiz.. Hep "Diğerleri ne der" cümlesi vardı dilimde..

Ta ki onların da benden farksız olduğunu farkedene dek.. Onlar benden daha duyarsız daha düşüncesiz ya da ya da NEYSE..... Bunu farkettikten sonra açtım mutluluğumun kilidini ta en derinde.. Artık içimden geçeni söylüyorum en acımasızında bile.. Artık aklımdan geçeni ya da canımın istediğini yapıyorum her vakitte..

Çünkü zaman zaten çok kısa ne gerek var ki üzülmeye.. Ne gerek var seni düşünmeyenleri düşünmeye..

 Dünya zaten minicik evrende bizse sadece ufacık bi noktayız alemde.. O yüzden mutlu olmamak için hiç bi neden yok bu düzende.. :)

15 Mart 2015 Pazar

Yamalı Bedenler


Herkes tertemiz ve kusursuz ruhların yanında birde tertemiz bedenlerle gelir bu dünyaya.. Bu bize yaratıcının verdiği en büyük nimettir aslında.. Zaman ilerler, zihinler dolup taşar, ruh kirlenir ve bedenler, bedenlerimiz birer yamalı çarşafa döner..

Ruhumuza dokunan her kötü nokta sadece ruhumuzu köreltmez aslında.. Ruhumuza dokunan o her kötü noktada bedenlerimize de birer yama eklenir biz farketmesekte..Üzerimezde hep bu yamaları taşırız.. Gün gelir bu yamaları farkederiz.. O gün bizim miladımız olur..
                                       
                               NEDEN Mİ..?

Güzel soru neden ki acaba..? Çünkü o günden sonra artık yamalarımızı kapatmaya çalışırız da ondan.. Eskisinden daha çok gülümseriz mesela.. Ya da söylemek istediğimiz trilyonlarca sözcük varken sırf kendimizden parça bulduğumuz için söyleyemeyiz.. Bıraksalar galaksiler ötesine haykıracağımız ne varsa içimizde sadece sessiz birer çığlığa dönüşür.. Artık daha çok gösteriş isteriz mesela.. Ve tüm bunların tek bi nedeni vardır: Yamalı Bedenleri saklamak..

Peki bunlarla saklanır mı ki bu yamalar.. Her şey çok güzel olur mu..? ,Bizim görmezden geldiğimiz yamalarımız bizim hayatımızın birer parçası değil midir yani..? 

Aynaların varlığı bunadır aslında.. Her aynanın karşısına geçtiğimizde yamalarımızı görüp bir daha döneriz özümüze bir daha ineriz gerçek benliğimize.. İnsanların gördüğü değil de gerçekte var olan bize.. Ha buna ulaşmakta kolay değildir.. Herkes yapamaz bunu da.. Çünkü kendi benliğine inmeyeli o kadar uzun zaman olmuştur ki.. Orada onu bekleyen bi yamalı bedenin ve yamalı ruhun varlığını unutur oraya ulaşmak için gerekli olan yol işaretlerini unutur.. Sadece dışarıya görünmek istediği kişi olur.. 

Başkaları için kendi ruhunu unutur..

İşte yamalı bedenlerin ilk yaması da budur..


11 Mart 2015 Çarşamba

Kararlar Ülkesinin Kararsızlıklar Halkı

"Kararlar Ülkesine" Hoşgeldiniz Sevgili Kararsızlar..!



Burda herkes kararsızlıklar içinde yaşar.. Güne en güzel planlarını hayata geçirmek için merhaba diyen ancak sürekli araya başka işler koyup planlarının sadece ufak bi parçasını hayata geçirebilen insanlar vardır bu ülkede.. 

Gece olduğunda pişmanlıklarını sıralayıp ertesi sabaha bu pişmanlıklarını telafi etmek için yeniden planlar kuran ve bu umutlarla kendilerini rüyalar alemine bırakan insanların ülkesidir burası..Bu insanlar ertesi sabaha da geceden kurdukları planlarla başlar ve her zaman ki gibi pişmanlık denizinde boğularak bitirirler geceyi..

Bu ülke insanları hayatlarındaki kararları hep ertelerler.. Ve ertelemeler uzadıkça ülkenin çıkmaz sokakları daha da içine sarar bu insanları.. Aslında bu ülkenin insanlara verdiği bi cezadır bu çıkmaz sokaklar..

Ülke insanları onlar farketmeden cezalandırır.. Ülke halkı yani kararsızlıklar halkı ülkedeki Hükümdarın farkında bile değildir.. Başlarına gelen olumsuz olayları hep başkalarına ve başklarının işlerini ertlelemelerine bağlarlar.. Hiç kendi hatalarından ve ertelemelerinden bahsetmez ve kendilerini ülkenin mükemmel halkı olarak kandırırlar.. Halbuki hükümdar her şeyin farkındadır.. 

Bazen Kızgınlıklar Prensi uğrar Hükümdarın yanına ve Hükümdara içindeki kızgınlığı işler.. Hükümdar ülkesini insanların dibine kadar girip çıkamayacağı ve pişmanlıklarını dibine kadar  yaşayabilecekleri çıkmaz sokaklarla donatır.. İnsanlar her gün çıkmaz sokaklarına biraz daha batar ve sonunda hükümdarı hatırlar.. 

Ardından Pişmanlıklar Prensi gelir Hükümdarın yanına.. Anlatır kararsızlıklar halkının çıkmaz sokak serüvenlerini. Hükümdar halkının pişmanlığına üzülür ve kendini hatırlamalarının kafi olduğunu anlar ve affeder halkını... 

Halk eski mutlu günlerine kavuşur ve Hükümdarlarının adını ağızlarından düşürmez olur..Ancak fazla sürmez bu durum ve gene unutulur Hükümdar..

Hiç farkettiniz mi aslında sizde bu ülkenin halkındansınız.. Ve Kararsızlıklar içinde Hükümdarın çıkmaz sokaklarında dolaşmaktasınız.. Çok geç olmadan oturup düşünün çıkmaz sokaklarınız sizi esir almadan Hükümdarın Kararlılık Şatosu üzerinize yıkılmadan kararsızlık halkından ayrılın.. Hayatınızın Çıkmaz Sokaklarının girişini kapatın ve kendi Kararlılık ülkenizi kurun..:)



7 Mart 2015 Cumartesi

Yazmak Yanlızlıkmış Hıh..

"Yazmak Yanlızlıktır." diyorlar. Doğru mu acaba.? İnsan anlatamadığı sözlere dökemediği ne varsa yazamaz mı yani. Bu durum çok mu garip ki..? Halbu ki ben hep yazarım. Aklımdan geçeni, dudağımın ucuna kadar gelipte söze dökemediklerimi, sırf karşımdaki kırılmasın diye kendi kalbimi kıracağımı bile bile söylemediklerimi, kimseye itiraf edemediğm ya da yüzleşemediklerimi...

Ne yani şimdi ben tüm bunları yazıyorum diye yanlız mı oluyorum..? ÖYle mi..? Öyleyse kabul yalnızım.. Ama her şey bununla bitmez ki. Peki yazamadıklarım ne olacak.. Yazmaktan bile korktuğum, kalemi elime her alışımda gözyaşlar denizinde boğulduğum... Yazmayı geçin delicesine haykırmak istediğim de bile sadece içimde sessiz çığlıklara dönüşenlere ne olacak.. Onlar nereye ait peki..? Söze, yazıya ya da duyguya ait değilse nereye aitler.. Bi yerde bu kadar uzun durmaları normal mi ki.? Ben kurtulmak istedikçe benim daha da derinime işlemeleri normal mi yani.?

Tüm bunlar her şeyden biraz biraz alıp daha da büyüdü aslında..Bazen bi dostumun yaptığı yanlıştan bazen çok değer verdiğim birinin bana değer vermemesinden  bazen de belki de çok küçük saçma sapan olaylardan hatta belki hayallerimden.. Ben kurtulmak istedikçe daha da sardılar etrafımı.. Ne yapacağımı bilemedim.. Acaba anlatmalımıydım beni üzenleri.. Yok yok olmazdı ki yapamazdım.. Oyeteneğe sahip biri hiç olmadım.. Peki beni üzenlerden uzaklaşmak çözümmüydü.. Değil di tabi ki..

Denedim hem de çok yol denedim.. Buldumda ilacımı.. Kimseye değer vermeyeceksin. Yeri geldiğinde sende birilerine arkanı dönebileceksin.. 

Şu an mı..? Şu an hmmm Mutluyum galiba :) Evet evet mutluyum.. Bulunduğum yerden, uzak olduğum insanlardan yakınımdaki hatta çok yakınımdaki insanlardan hepsinden hayatımda bulundukları için mutluyum.. :) 

Ve yazıyorum yazmaya da devam edeceğim gün gelecek yazmaya bile korktuğum korkularımı da yazcağım ve işte o gün mutluluğum katlanarak artacak ve ben gene yazmaya devam edeceğim.. Neden mi..?

"Çünkü Benim İçin Hayat Yazıyla Değerli Yazmakla Önemli."

27 Şubat 2015 Cuma

Sessiz Dörtlük





Yalnızlık ne bitmez tükenmez bir koridor
Şimdi bir hece, bir kelime 
Geceye yaslı yalnızlığımı dindirmiyor
Dilimi lâl eden bu sükuttan başka.


Bazen bi sesdir sadece insanın aklında kalan sadece bi ses.. Tekrar duymak için bazen can attığı bazense unutmak için hafızasının en ücra köşelerine yolladığı.. Sadece bi ses.. Yaşamının her anında kulağında çınladığı bi cümle belki de sadece tek bi hece.

Ne kadar basit gibi görünüyor değil mi..? Sadece bi ses  ne kadar da kolay halbuki unutmak ya da istediğin zaman hatırlamak neden o kadar kolay değil peki..?  Hoşuna gitmeyen, kalbini kıran, hayatında duymaya bi kez daha tahammül edemeyeceğin bi sesi unutmak neden o kadar kolay değil.. Belki de unutmaman gerektiği içindir. Hayatının her anında o sesi hatırlaman ve kendine yeniden ve yeniden sorman ve hayat yolunu yeniden çizmen gerek belki de.. Ya da tam tersi unutmak istemediğin hatırlamak için hafızanı delicesine zorladığın ama bi süre sonra unuttuğun ve hatırlamadığın için çıldırdığın bi sesi unutman gerektir.. Belki o ses daha fazla acı ve üzüntü getirecektir sana..

Her insanın hayatında vardır sesleri mutlaka.. Önemli olan o sesleri unutmak değil yeniden o sesleri duymayacağın bi hayat kurmaktır asıl önemli olan..

10 Şubat 2015 Salı

ARAFFF!


                                        Herkes arafta yaşar.. Yani herkes arada yaşar hayatı..

Ne tam anlamıyla delice ne de tam anlamıyla mantıken.. Hep kendi için iyi olduğunu düşündüğü şeyi seçer.. Bu bazen mantıklıdır bazen değil.. Bazen mantıklar ülkesinin hükümranıdır bazense duygular ülkesinin kapı kulu.. Hiç tamam ben buyum diyemez.. Hayatını hep aynı şekilde ikame edemez..

Hep etrafına  doğrular saçmaya çalışır.. Kendini hep en iyi en doğru olduğu konusunda ikna etmeye çalışır. Taki kendi iç sesini dinlemeye başladığı ana kadar.. O an insan aynayı kendine çevirir ve ne olduğuna bakar. Tüm hayatını gözden geçirir. Film sahneleri birer birer ardı sıra yüklenir. Ve acı gerçek çıkar ortaya aslında sandığı kadar kararlı ve tek taraflı olmadığını görür.. Kendini birden Araf çukurunun içinde bulur..

O çukur ki insana kendini gösterir.. O çukur ki hayatta asla asla dememeyi öğretir ve o çukur ki keşkelerin anlamsızlığının zirvesidir..

Herkes bi gün o çukura düşer ve kendi haline şaşar..
Bende şu an o çukurun içindeyim ve inanın dediğim her asla kelimesinin hayatımda nasıl da yer bulduğunu anlamaya çalışıyorum.. !

2 Şubat 2015 Pazartesi

Narsist Düşünceler.. !


         Sorgulamalı insan kendini.. Oturup düşünmeli yaptığı her davranışı ve aldığı karşılığı..

Bilmeli ki aldığı her karşılık yaptığı davranışın bi yansıması.. Düşünmeli aslında ben kimim diye.. Gerçekten göründüğü kişi mi yoksa olmak istediği mi..? Sürekli çevresindeki olayları kendine bağlamamalı.. Ben merkezci bi biçimde yaşamamalı.. Dünya ne onun etrafında döner çünkü ne de dünyanın merkezi kendidir.. Söylenen her söz ne ona söylenir ne de ondan bahseder..

Hayat tek bi insandan ibaret değildir. Ve Dünyadaki insanların tek derdi de o insanın hayatı ve yaşadıkları değildir.. Aynaya dönüp baktığında kendini bulunmaz hint kumaşı sananlar aslında yalnızlık çukurunun en daim üyeleridir..

Hayat acımasız artık tamam .. Ama insanlar hayatlarında empati yapabilecek insan ister.. Sen aynaya dönüp kendine her baktığında " Ben en iyisiyim dersen eğer yalnızlık kulubü kollarını açıp sana merhaba der.. Ardından sonsuza kadar kapanır kapılar.. Zaman geçer ve yalnızlık kulubünün üyeleri sürekli değişir.. Biri gelir biri giderrr..

Sen hep ordasındır.. Defalarca bunu sorarsın kendine acaba neden ben çıkamıyorum diye.. Bilmezsin çözümün ne olduğunu anlamazsın..

Taki bi gün aynaya bakıp kendinden başka kimseye bi faydan olmadığını anlayana kadar.. O andan sonra karar verirsin değişmeye.. Ve bi bakarsın ki Yalnızlık Kulubünün çıkış kapıları sana sonuna kadar açılmış..

 Yeni bir dünya ve yeni bir senle..!